Zıpkın, büyük balıkları vurup çekmeye yarayan ucu çengelli bir mızraktır. Anlamdaki güce bakar mısınız? Bir balık restoranına bu kadar yaratıcı bir isim verilebilirdi. Eskimolar zıpkını balık avlamakta kullandığı gibi büyük gemilerle balina avlamakta da kullanmışlardır. Günümüzde serbest su altı dalgıçları tarafından kullanılır.
Balıkçılar cenneti Arnavutköy’de heryer sanki biraz birbirinin tekrarıdır. Zıpkın yepyeni sayılabilecek, taze kan bir balıkçı ama diğerlerinden biraz farklı, farklı olanı severiz. Bu farklılığı sayesinde çevresindeki yıllanmış balıkçılara rağmen kendi müdavimlerini oluşturmuş, aynı zamanda Arnavutköy’ün çehresini de bariz şekilde değiştirmiş durumda.
Ortamı, ambiyansı, manzarası, ışıklandırması, kendinizi İtalya veya Güney Fransa’da hissettiren lezzet, menü, sunum ve yaratıcı mutfağıyla ve tabiki en önem verdiğim şeyler arasında olan eğitimli servis elemanlarıyla gerçek bir balık restoranı Zıpkın. Ayrıca dekorasyonu da harika. Meze dolabı ve deniz suyuyla pulvarize edilen modern balık mostrası Zıpkın’ın sahibi Erhan Görücüoğlu’nun yarattığı iç dekorasyona çok yakışmış. Mekanın eski executive şefi Tolga Atalay ile el ele vererek ikilinin beraber hazırladığı bu dekorasyonu muhakkak yakından görmelisiniz. Sizi evinizin konforunda sahiplenen bu mekan; siyah renk ve ahşap, ünlü Fransız tasarımcı Philippe Starck tasarımı koltuklar, yer yer bakırlar ve doğallığı yansıtan canlılık veren tüm malzemeleriyle klasik balıkçıların çok dışında bir konsept olmuş. Modern bir balıkçı burası, öyle ki müşterileri genelde gençler oluyor, onlar buraya anne ve babalarını getiriyor. Anlayacağınız diğerlerinin tersine burada ikinci nesilden birinci nesile ulaşılma söz konusu. Türkiye’de genelde balık restorancılığı deniz kenarında olmayan şehirlilerin elindedir. Başarılarına diyecek lafım yok elbetteki ama beni şuana kadar rastladığım tek Ege’li balıkçı Zıpkın oldu. Bunu da dip not olarak ekleme gereği hissettim.
Arnavutköy’deki mükemmel konumuyla sağ tarafında 1. Boğaz Köprüsü’nün tamamı sol tarafta ise tarih kokan Kuleli Askeri Lisesi manzarasına sahip. Ve önünde duran şehir hatları vapuru İstanbul’umuzun birçok simgesini bir arada gözler önüne seriyor. Zıpkın özellikle yabancı misafirlerin ilgi odağı olmuş durumda.
Yemekler kelimenin tam manasıyla ‘’mis’’ gibi. Kalitesine, porsiyonlarına ve kullanılan malzemelere göre, mekanın konumuna ve sunduğu güzel hizmete göre fiyatları hiç de fahiş değil. Gözünüz korkmasın. Tüm bu özelliklerinin yanısıra huzurlu ortamı, rahatlığı, işini bilen, deneyimli ve kibar personeli ile hep gidilesi bir yer. Mutlaka deneyin derim! Lezzetle beraber sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirin.
Mutfak başarılı şef Kahraman Altınkaya’ya emanet. Şefin kendi elleriyle hazırladığı zengin soğuk mezeler, çok özel ve farklı ara sıcaklar, organik mis gibi bir Ege salatası ve ana yemek olarak da İstanbul’da çok nadir yerlerde bulabildiğiniz Kara Midye (Moules Mariniere) denendi. Tek kelimeyle enfeslerdi.
Mezelerden; sıcak ve soğuk seçenekleri olan Deniz Mahsullü Pazı Sarma bugüne kadar çeşitli balık restoranlarında yediğim soğuk mezeler arasında en başarılı bulduğum lezzetti, zaten Zıpkın’ın da favori mezelerinden birisiymiş. Yeşil elma rendesi, süzme manda yoğurdu, cevizle kavrulmuş acı Arnavut biberi ve sarımsakla yapılan bomba bir meze olan Eroin (menüde heroin diye geçiyor, ama eroin deniyor) masanın en hit parçalarından bir diğeriydi. Patlıcan Dövme, Körpe Enginar, Semizotu Salatası taptaze ve mis gibiydi. Masaya adeta şenlik getirdi. Fava bildiğimiz favaydı, Pazı Kavurma çok başarılıydı ama bir Levrek Ceviche vardı ki (seviçe diye okunur) ciddi anlamda bir levreğe soğuk meze dalında oscar kazandırabilirdi. Soğuk levreğin alabileceği en iyi hal bence, levrek marinden on gömlek üstte farklı ve değerli bir lezzet.
Sunumu kadar lezzetli bu Balık Pastırması masaya geldiğinde hayata sanki daha pozitif bakıyorsunuz.
Zıpkın Balık’taki favori ara sıcağım tek kelimeyle nefis diye tabi edeceğim Ahtapot Tandır. Köz ateşinde 40 dakika boyunca pişen ahtapot, altındaki 7 tahıllı ekmek ve üzerindeki domates sosuyla çok lezzetli. Ahtapot sevmeyeni ahtapota aşık eder bu yemek. Zaten restoran şefinden öğrendiğime göre ahtapot sevmeyen müşteriler artık yemeye başlar olmuşlar.
Heryerde bulamayacağınız ve yedikçe bayılacağınız bir ara sıcak arayışındaysanız muhakkak Mavi Yengeç Dolması’nı denemelisiniz. Derin ama hafif bir tat.
Levrek, somon ve karides ile fırınlanarak yapılan Balık Böreği çok özel bir lezzet. Malzemeleri çok güzel bir uyum içinde iç içe geçmişler.
Levrek ile yapılan Zıpkın Lokum buranın olmazsa olmazlarından biri. Zengin bir tat, sosuyla uyumu şahane. Muhakkak denenmeli.
Orjinal ismi Moules Mariniere olan, özel bir tencerede sarı sosuyla pişen, patates kızartmasıyla servis edilen, kabukları da tenceresinin kapağına atılan Kara midye Zıpkın’ın olmazsa olmazlarının başını çekiyor. Belçika’ya kadar gitmenize gerek yok, burada denemenizi öneriyorum.
Her mekanda dikkat ettiğim husus olan ‘’Sporcu Dostu Yemekler’’ kriterimi çeşit çeşit zeytinyağlı ve hafif mezeleri, salataları ve ızgara balıklarıyla yüzde yüz sağlayan bir mekan burası! Sporcular, sağlıklı beslenenler, diet yapanlar hepiniz Zıpkın’da güvence altındasınız. Ayrıca hatırlatmak isterim; Protein içeriği bakımından oldukça zengin olan balık, yumurta, et ve süt gibi iyi kaliteli protein kaynaklarındandır (%18-20 oranında protein içermektedir) hatta en sağlamlarıdır. Vücudun balıktan gelen proteinden faydalanma oranı çok yüksektir. Özellikle bayanlar için deride sarkmalara karşı faydalıdır, sporla birleştirdiğinizde derideki sarkmaları önlemenize destek veren en iyi besindir. Bol bol yemelisiniz, Beraberinde de eğlenmelisiniz. Motivasyon herşeydir. O zaman adresiniz Zıpkın Balık!
Karşılama- *****
Servis- *****
Menü- *****
Dekor- *****
Ambiyans- *****
Fiyat- *****
Hijyen- *****
Sporcu dostluğu- *****