Seyahat Günlüğü

Yedigöller – Bolu – Safranbolu – Sapanca – Maşukiye Gezisi

Kasım ayı içinde kendinize farklı gezi rotaları arıyorsanız size çok güzel önerilerim olacak. Size geçtiğimiz perşembe – pazar gezdiğim Yedigöller, Bolu, Sfranbolu, Sapanca ve Maşukiye gezimi detaylarıyla aktaracağım. Aynı zamanda ‘’Berrak Mekanlarda’’ adlı youtube kanalım için hazırladığım video sayesinde daha fazla bilgi sahibi olacağınızı düşünüyorum. Yazının en alt kısmında linki veriyor olacağım.

Yedigöller’de dökülen yaprakların sergilediği müthiş bir sonbahar tablosu için piknik yapıp geceyi Bolu’da Kartal Yuvası Hotel’de geçirdik. Sabah enfes bir kahvaltıyla güne bomba gibi başladık. Bolu’da konaklamanız için önereceğim diğer oteller: Abant Lotus Otel, Yeşil Ev Masal Evler ve Abant Köşk Otel olacaktır.

Ardından İsviçre’yi aratmayan güzellikteki Gölcük Gölü Milli Parkı’na gittik. Bu büyüleyici doğa harikasının etrafında ufak bir yürüyüş yapıp göl manzarasına karşı kahvemizi içtikten sonra Safranbolu’ya doğru yola çıktık. Yol yaklaşık 1,5 – 2 saat sürdü. Geceyi Safranbolu’nun en güzel konaklarından biri olan Leyla Hanım Konağı Butik Otel’de @safranboluyukesfet geçirip ve ertesi gün tüm Safranbolu’yu gezdikten sonra Sapanca’ya doğru yola koyulduk, yol 2,5 saat sürdü. Yol üzerinde @ozcanlarkofte nin Hendek şubesinde nefis köfteler yedik. Sapanca’da @adiamondhotel de konakladık, ertesi sabah otelde nefis bir kahvaltı ettik. Sapanca’dan sonra Maşukiye’yi gezdik. Orada elbetteki kiremitte alabalık yedik.. @masukiye.vadirestaurant  3 gece 4 günlük keyifli bir geziydi. Tüm detayları youtube kanalımdaki vlog’umda izleyebilirsiniz.

Gelelim Detaylara…

Yedigöller: 

Kış gelmeden ve tüm yapraklar dökülmeden ziyaret etmenizi bizim gibi güzel bir piknik yapmanızı öneririm. İstanbul’dan arabayla 3,5 saatte gelebileceğiniz Bolu’ya bağlı olan Yedigöller Milli Parkı tam bir doğa cenneti. Özellikle sonbaharın renklerini en güzel sergilediği yer. 1642 hektar büyüklüğündeki Yedigöller Havzası, 1965 yılında milli park olarak korumaya alınmış. Havza kayan kütlelerin vadilerin önlerini kapatması sonucu oluşan, yüzeysel ve yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı, kuzeyden güneye 1500 m. mesafede sıralanmış 7 gölden oluşuyor: Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl.

Çok sayıda bitki türünü içeren milli park, yurdumuzun en güzel, karışık doğal ormanlarına sahip. İçinde bulunan ağaçlar: Kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, ıhlamur ve dişbudak. Geneli yüksek boylu ve düzgün gövdeli ağaçlar. Muhteşem bir görüntü sergiliyorlar. Porsuk gibi nesli azalmakta olan bitki türleri de mevcut.

Yaban hayvanlarından; ayı, domuz, kurt, tilki, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan ile kuşlardan yabani ördek, yabani güvercin ve keklik görebilirsiniz. Ayrıca Milli Park sahasında 100’ün üzerinde kuş türü bulunuyor.. Her yıl mayıs-eylül dönemlerinde Büyükgöl ve Deringöl’de ücret karşılığı sportif olta balıkçılığı yapılabilmektedir. Göllerde göl alası ve gökkuşağı alabalığı vardır.

Yedigöller Milli Parkı içerisindeki “Kapankaya Manzara Seyir Yeri”ne çıkılarak gölleri ve eşsiz peyzaj güzelliklerini görmek mümkün. Ayrıca, milli park içindeki geyik üretme istasyonu ziyaret edilebiliyor.

Milli Park İçinde bulunan 18 üniteden oluşan toplam 72 yataklı bungalov evlerde konaklama ve restoran hizmeti veriliyor.

Biz Yedigöller sonrası geceyi 25 km uzaklıkta  Abant yolu üzerinde bulunan bir otelde geçirmeye karar verdik. Odun, taş ve şömine üçlüsünün doğa ile iç içe geçirildiği chalet tip bir otel olan Kartal Yuvası Hotel Bolu’da sevdiğim oteller arasına girdi. Özellikle kahvaltısı çok güzeldi. Buradan Abant Gölü’ne de gidebilirsiniz. Ben daha önce çok kez gitmiş olduğum için bu sefer otelimize yarım saat uzaklıkta yer alan Gölcük Gölü Milli Parkı’na gitmeyi tercih ettim. Siz iki gölü de rotanıza katabilirsiniz.

Gölcük Gölü Milli Parkı:

Bolu şehir merkezinin 13 km güneyinde suni olarak yapılmış bir set gölüdür. Yükseltisi 1217 m olan gölün yüzeyi 4.5 hektar, çevresi de yaklaşık 1.300 metredir. Etrafı çam, göknar, kayın, gürgen ve karışık türde ağaç türleri ile kaplı gölün her mevsim görüntüsü muhteşemdir. Doğanın olağan üstü güzelliğiyle kaplı olan gölün hemen kenarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın “Devlet Konukevi” olan şirin bir yapı bulunmaktadır. Bu misafirhanede üst düzey devlet yöneticiler konaklıyor.

Gölün etrafında bu tesisten başka kır gazinosu adıyla bir restaurant, kır lokantası, kafeterya, büfe, mescit ve bungalov tipi konaklama tesisleri bulunmaktadır. Göl ve etrafı “Tabiat Parkı” olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.

Gölcük gölü etrafında konaklamak için Gölcük Kır Evlerleri kullanılabilir. Bungalov tipi bu evler Gölcük’ün tam içinde, Bolu Merkez’e 10 dakika uzaklıkta bulunmaktadır.Gölcük Kır Evleri ormanın içerisinde ve Gölcük ile bütünleşen manzarası bir doğa harikası olmakla beraber altışar kişilik konaklama imkanı sunan, dört oda bulunmaktadır. Gölcük Gölüne 3 km mesafede bulunan Gazelle Resort & Spa’da da konaklayabilirsiniz.

Gölcük gölü manzarası eşliğinde Gölcük Mesire ve Piknik alanında mangal yapılabilir ve manzaranın tadı çıkartılabilir. Göl çevresinde bulunan piknik masaları mangal yapmak için kullanılabilir alanları belirtiyor. Farklı bir noktada mangal yapamıyorsunuz. Mangal yapma planınız varsa malzemelerinizi eksiksiz almanız faydanıza olacaktır. Eğer malzeme eksiğiniz var ise Milli Park girişinde bulunan dükkanlardan tamamlayabilirsiniz.

Gölcük Gölü’nde manzaraya karşı kahvemizi içtikten sonra Safranbolu’ya doğru yola koyulduk. Yaklaşık iki saatlik bir araba yolculuğundan sonra otelimize yani Leyla Hanım Konağı’na ulaştık.

 

 

Leyha Hanım Konağı Safranbolu’nun ruhunu tam manasıyla yaşatan bir 250 yıllık tarihi bir konak. 10 odalı bir butik otel olarak hizmet veriyor. 10 odası da birbirinden farklı ve güzel dekore edilmiş. Bir odanın içinde kendine özel hamamı bile var. Benim konakladığım bu oda bence en güzeli, görür görmez aşık oldum. Oda – kahvaltı 2 kişi gecelik 400₺. Tarihi Çarşı’ya ve meşhur Cinci Han’a yürüyerek 5 dakika olması, merkezde yer alması da ayrı güzel.

Safranbolu’da Gezilecek Yerler:

Karabük‘e bağlı Safranbolu ilçesi Osmanlı’dan bugüne ayakta kalan tarihi konakları ile 1998 yılından beri UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’de yer alıyor

Buralara gelmişken görülmesi gereken yerler:

Kristal Teras

Tokatlı Kanyonu

En güzel şehir fotoğrafı için: Hıdırlık Tepesi

Safranbolu Eski Çarşı

Bakırcılar Çarşısı

Cinci Han

Yörük Köyü

İnce Kaya Su Kemeri

Tatmanız gereken yöresel lezzetler: Peruhi, Bükme, Su Simidi, Kuyu Kebabı, Safranlı Lokum, Safran Çİçeği Reçeli, Cevizli Yayım. Cinci Han ve Eski Çarşı’nın etrafında yöresel lezzetler sunan pek çok restoran bulmanız mümkün.

Eski Çarşı’da yer alan Arasta Kahvecisi’nde de kömürde yapılan lezzetli bir Türk Kahvesi içmenizi öneririm. Harika nostaljik ve canlı bir ortamı var. Kahvesi de çok lezzetli.

Tepetaklak Konak / Ters Ev diye ilginç iki yer var. İkisi de aynı konsept. Kristal Seyir Terası ve hemen onun 200 metre altında yer alan Tokatlı Kanyonu’nu ziyarete giderseniz eğer bu tersine yapılmış ilginç evi de göreceksiniz. Kristal seyir terasının 100 metre ilerisinde yer alıyor. 10 TL vererek içini geziyor ve içeride fotoğraflarınızı çeken görevliler sayesinde bu tarz fotoğraflara sahip oluyorsunuz. İlginizi çekerse uğrayın derim.

Yemek molası…

Özcanlar Köfte Hendek:

Safranbol’dan İstanbul’da dönüş yolunda iki buçuk saatlik mesafe bulunan Sapanca’ya varmadan önce Hendek’te Özcanlar Köfte’te mola verdik. Birbirinden lezzetli köfteler yedik. Tekirdağ köftesini en iyi yapan yerlerden biridir. Tekirdağ merkezli bir köftecidir. 1953’ten bu yana ustadan çırağa devam eden ve köftenin hakkını veren bir mekandır. Köfteleri lezzetli çünkü etlerini kendi çiftliğinde kendi ektikleri yemlerle yetiştirdikleri büyükbaş hayvanlardan elde ediyorlar. Ayran da kendi üretimleri ve hakikaten çok lezzetli. Tatlılarda Hayrabolu Tatlı ve 100 yıllık kendilerine özgü reçete ile yaptıkları sütlaç çok iddialı. Masa gördüğünüz lezzetlere gelince: Tekirdağ Köftesi ile yapılan biraz İskender Kebabı andıran Özcanlar Special, Kasap Köfte, Kaşarlı Köfte, altında beğendi ile sunulan Süleyman Paşa Köfte, Klasik Tekirdağ Köfte, Piyaz ve Çoban Salatası…

Açık büfe kahvaltı, serpme kahvaltı ve kişiye özel tabakta kahvaltılar da sunuyorlar. Evde yapmak isterseniz köfteleri pişmemiş haliyle kasap bölümünden satın almanız da mümkün.

İstanbul’da Ümraniye’de bir şubeleri bulunuyor.

Tekirdağ’da üç, Çorlu’da bir ve Hendek’te (Sakarya) karşılıklı yol üzerinde iki şubeleri daha bulunuyor.

Sapanca:

Safranbolu’dan İstanbul’a dönerken Sapanca’da konaklayalım dedik. @adiamondhotel e geldik. Yemyeşil doğanın içinde 21 odalı bir Sapanca oteli burası. Bahçesinde yüzme havuzu ve otel içinde spa, masaj, sauna bulunuyor. Sabahları zengin bir serpme kahvaltı sunuyorlar.

Sapanca Gölü’ne, Maşukiye’ye, doğal yaşam köyleri Natürköy ve Sopeli’ye araçla 10 dakika uzaklıkta olması da çok güzel. Otelden çıkıp bu noktaları rahatça gezebilirsiniz.

1 suite, 1 aile odası, 3 tane triple oda ve double odaları var. Oda + kahvaltı (ekranda gördüğünüz) olarak hizmet veriyor. Bu otele benim adımı vererek giderseniz ufak bir berro indirimi yapacaklar..

Double Oda 350 ₺

Triple oda 460 ₺

Aile odası 580 ₺ (4 kişiye kadar)

Civarda gezebileceğiniz yerler:

Natürköy Doğal Yaşam Köyü

Sopeli Doğal Yaşam Köyü

Sapanca Gölü

Maşukiye

Maşukiye’de Cansu Alabalık Tesisleri – Bungalow evlerinde konaklama imkanı da var

Kartepe (kayak merkezi)

Maşukiye:

Kocaeli’nin Kartepe İlçesinin bir beldesi olan Maşukiye Sapanca Gölünün kıyısında ve Kartepe’nin eteklerinde yer alıyor. Özellikle organik serpme kahvaltısı ve şelalelerle kaplı olan alabalık tesisleri ile ünlü olan bölgede kendinizi huzurun kollarına atabilirsiniz.

Maşukiye 1864 yılında sona eren Kafkas-Rus savaşları sonunda bölgeye yerleşen Çerkezler tarafından kurulmuş. Karadeniz’in muhteşem bitki örtüsünü andıran yeşillikleri ile muhteşem bir doğaya sahip. Maşukiye’nin ismi ise “aşık” anlamına gelen “Maşuk’tan” geliyor

Maşukiye demek bir yandan da organik serpme kahvaltı ve alabalık yemek demek. Bunların en güzel adresi ise Maşukiye merkezinde yayılmış olan alabalık restoranları. Restoranların en büyük özelliği hepsinin doğa ile iç içe olması,çoğunun içinde bir çok şelaleye sahip olması.

En ünlüleri: Saklı Bahçe Restoran, Vadi Restaurant, Derin Irmak Kahvaltı Evi, Yeşilköy Sapanca Restoran, Green Blue Restaurant, Pınar Alabalık, Cansu Alabalık, Osmanlı Bahçesi, Akasya Alabalık

İstanbul’a yakın kayak turizmi ile ünlü olan Kartepe, Marşukiye’ye yaklaşık 16 km uzaklıkta yer alıyor. Yolculuk araçla yaklaşık 25 dakika sürüyor. 1601 m yükseklikteki dağ, Marmara’nın en yüksek 2. Dağı olma özelliğine sahip. Kartepe’nin zirvesinde Green Park Hotel adında bir tesis yer alıyor. Otel içerisinde güzel bir kayak tesisi var.

İşte gezimin videosu…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir