Lübnan’ın başkenti Beyrut’tayız.
1950-1970 yılları arasında Ortadoğu’nun Paris’iymiş Beyrut. En yıkıcı trajedisi olan 1975-1991 Lübnan iç savaşından sonra tekrar yapılanmış, gerek dünyanın en zengin adamlarından biri olması nedeniyle, gerek ailevi ilişkileri nedeniyle Lübnan’a çok büyük yabancı yatırımlar çeken, Lübnan’ı adeta baştan yaratan başbakan Refik Hariri’ye yapılan süikastle de adı dünyaca duyulur hale gelmiş. Hariri 2005 yılında, tam da favori olduğu genel seçimlerden önce Beyrut’ta bir ton TNT ile aşırı sağcı milislerce, trajik bir suikaste kurban gitmiş.
Istikrarlı ekonomisi, banka hesaplarının gizliliği kanunu ve çekici banka faizleri sayesinde Arap zenginlerinin bankacılık merkezi haline gelmiş bir yer Beyrut. Akdeniz’e kıyısı ve renkli gecce hayatı sebebiyle de bolca turist çekiyor. Güvenli bir şehir olması da önemli. Tüm şehir askerlerle dolu. Heryerde nöbetteler.
Şehrin kalbinde yer alan Place des Martyrs, müzik sanat ve kültürel etkinliklerle hareketlenen Eşrafiye Mahallesi, Beyrut’un eski ruhununu yaşatan Achrafieh bölgesi, sahil şeridi Corniche, eski mimarinin korunarak renove edilen evleri, butik ve kafeleriyle renkli Saifi bölgesi, Al Omari Camii, Emir Assaf Camii, tarihi Hamra semti, gecce yaşamının kalbi Gemmayze semti, Beyrut Milli Müzesi, Beyrut’un biraz dışındaki ve dünyanın en önemli doğal harikalarından biri olan, dağların altında 6 km boyunca uzayan, Allah’ın gücünü hatırlatan dev mağara Jetta Grotto, sahil kısmındaki lüks semt Junieh’ten teleferikle çıkılan Harissa tepesi, Harissa Tepesi’ndeki dev Meryem Ana Heykeli ve kilise, orada karşınıza çıkan müthiş manzara, en popular yerleşim yerlerinden biri olan ve sahil boyunca uzanan Raouche semti, kıyıda yer alan ve Beyrut’un simgesi haline gelen Güvercin Kayaları, olağanüstü manzarasıyla dikkat çeken Corniche, Byblos Antik kenti görülecek yerin bir çırpıda soluksuz sayabildiğim özeti.
Beyrut’u gezmeye Downtown’dan başlamanızı öneririm. Place Etoile (Yıldızlar Meydanı), Saat Kulesi, Parlemento Binası, Hariri Camii, mavi kubbeli ve gösterişli Mohammad Al Amin Camii, Le Gray Hotel ve ilersindeki Beyrut Souks, gezilecek yerler arasında. Akşamüstü de Beyrut’un bohem bölgesi Gemmayzeh tarafında keşif yapabilirsiniz. Gemmayzeh’in sonuna geldiğinizde Mar Mikhael’e ulaşıyorsunuz. Bu mahallede en sevilen yerlerden olan L’Osteria, Central Station, Behind The Green Door, 961 Micro Bewery gibi kendine özgü barlar ve Motto, Enab Beirut, The Food Dealer gibi hem gündüz hem akşam uğrayabileceğiniz güzel mekanlar var.
Gemmayzeh’deki Kahwet Leila’da orjinal bir kahve, Manara Palace Café’de Akdeniz’e bakarak nargile eşliğinde “”Jellab”” içmek gerek. Ayrıca Abdul El Wahap Restaurant, Ermeni ve Yahudi Mahalleleri, Sea sweet Baklavacısı, Downtown’da bulunan 5 katlı çikolatacı Patchi de uğranması gereken yerler arasında.
Şehrin mistik bir dokusu, farklı bir havası ve sanki her sokağın apayrı bir hikayesi var. Kulağınızdaki kilise çanının tınısı bitmeden camiden gelen ezan sesinin müthiş heybetiyle karşılaşıyor, bitmeyen bir armoninin içinden geçerek dolaşıyorsunuz caddeleri. Neredeyse yeryüzündeki tüm kültür ve dinler birarada toplanmış. Arap estetiğinin rafine bir şekilde modern kültürle kaynaştırıldığı bir yaşam şekli var Beyrut’ta.
Bulunduğu yakın konum ve uzun yıllar Osmanlı egemenliğinde kalması sebebiyle kültürel açıdan Türkiye’ye çok benzeyen Beyrut, geniş ve tertemiz bulvarları, şık, modern ve gösterişli restoran ve kafeleri, mağazaları, abartılı gecce hayatı, upuzun sahilleri, şaşalı plajları, mağaraları, mistik ve tarihi atmosferi ve len önemlisi lezzetli yemekleri ile bir kere de olsa gidilmesi gereken bir yer. Ama bilin ki bir İstanbul olamaz Beyrut. Insanlar çok fazla abartıyorlar, bence inanmayın. Ben sağdan soldan duyduklarımdan sonra buraya çok yüksek beklentilerle gittim fakat o yüksek beklentilerden midir bilmiyorum ama o kadar fazla etkilenmedim. Gecce klüpleri asla rezervasyonsuz kabul etmiyor, rezervasyonları çok önceden yaptırmak gerekiyor aklınızda bulunsun. Bir diğer önemli nokta ise taksiler. Bu şehirde toplu ulaşım pek yok gibi, ulaşımı taksimetre işletme alışkanlığı bulunmayan taksilerle sağlıyorsunuz. Yada araba kiralama şansına sahipsiniz. Taksicilerle sıkı pazarlık etmeyi unutmayın. Dolar bu ülkede Kabul görüyor, heryerde de geçiyor. Havaalanından Downtown’a 25 dolara gidersiniz. Sehrin içinde gidip geldiğiniz mesafelere de ortalama 15 dolar civarı vermeniz gereken rakamlar. Uzak yerler de var mesela Horissa Tepesi’ni görmeye giderseniz, Jetta Grotto Mağarasını gezmek isterseniz oralar biraz daha uzakta kalıyor.
Zeytunai Bay bölgesindeki deniz manzaralı restoranlar da Beyrut’un en in mekanları arasında yer alıyor. Beyrut’un simgesi haline gelen Guvercin Kayalıkları da burada bulunuyor. Guvercin kayalıklarıyla fotoğraf çektirip hemen önündeki Bayrock Café’de Akdeniz’i izleyerek nargile eşliğinde jellab ve Türk kahvesinden biraz daha koyu ve köpüksüz olan lezzetli Lübnan kahvesinden içebilisiniz. Buarada Lübnanlılar bu kahveyi ‘’Türk Kahvesi’’ olarak adlandırıyor.
Lübnan’ın dağlarında bolca yetiştiği için bayrağında sedir ağacı vardır.
Humus, kuşbaşılı humus, tabule salatası, nohutlu yoğurt çorbası “Lebeniye”, zahterli pide, kızarmış, soğanlı nohut ezmesi “Falafel”, bizim rakımıza benzeyen “Arak”, künefe, kakuleli Türk kahvesi mutlaka yenilecek ve içilecekler arasında elbetteki.
Beyrut’un alışveriş ve eğlence hayatı, Downtown ile başlayıp, özellikle gecce 1’den sonra coşan tarihi semt Hamra ve barlarla dolu Gemmayze semtine kadar sürüyor. Downtown lüks mağazaların olduğu Paris gibi bir yer. Tüm markalar Beyut Souks (Beyrut Çarşıları) adını verdikleri bölgede bulunuyor. Fotoğraf çektirmek istiyorsanız ‘’I LOVE BEIRUT’’ yazısını da burada bulabilirsiniz. Buradaki binalar savaş sırasında altı defa yıkılmış, her seferinde tekrar yapılmışlar. Beyrut mağazalarında satılan koleksiyonlaın hepsi renkli ve bol desenli. Zaten aksini almazlar, Beyrut’lu kadınlar süse düşkün. Oralara gitmişken bayanlar kendilerine sürme alabilirler. Sürmeyi bulabileceğiniz yer Hamra Caddesi.
Hamra Caddesi bizim İstiklal Caddesi’nin trafiğe açık şekli gibi, upuzun ve tek yönlü bir cadde. Beyrut’un müslüman mahallesinde yer alıyor. Downtown kadar lüks olmasa da mağazaları, kafele ve restoranları bol. Yakınındaki Bliss Street biraz daha düzgün bir yer. Aradığınız çoğu şeyi burada bulabilir, birşeyler yiyip içebilir ve insanları seyredebilirsiniz. Beyrut’u yaşamak için gezilmesi gereken bir cadde olduğu kesin. Ama fazla takılmanıza gerek yok.
Hamra’nın meşhur mekanı Taj Al Moulouk’da, çok sevilen ve ekmek arasına konarak yenilen Lübnan künefesini denemeden olmaz dediler, denedik. Benim damak zevkime uymadı. Zaten künefe hazırdı, üzerinde gül suyu vardı vet el kadayıftan değildi. Benim için yenmeyecek kadar kötüydü. Yine de usule uymak isterseniz deneyebilirsiniz.
Beyrut’ta gecce hayatı denince Gemmayze! Rue Gouraud ve Rue Monot gece hayatının önemli merkezlerinden. 3 katlı Budha Bar, yazları açılan Sky Bar ve her daim dolu olan Musichall’ün yanısıra bu caddede sayısız gece kulübü ve bar var. Rue Riad El Solh’da bulunan Buddha Bar da hem yemek hem eğlence açısından iyi. Starco Center’daki Music Hall/Night Club’ta oryantal, Küba, caz ve füzyon müzikleri yapan gruplar sahne alıyor. Gemmayzeh’de Myu da trendy bir klüp.White ve Mad de ünlü klüplerden. Beyrut’un yazlık barlarının üstü açık, en iyileri yüksek binaların çatılarında olanlar.
Beyrut, en ufak mekanında bile vale hizmeti olan, dondurmacılarında bile nargile servis edilen, en lüks ve meşhur restoranlarının menülerinin bol meze ve kebaptan oluştuğu ilginç bir şehir.
Gemmayzeh Gouraud Caddesi’ndeki otantik Lübnan yemekleri yapan tipik bir esnaf lokantası olan Le Chef Vedat Milor’un da çok beğendiği bir mekanmış, öğlen yemeğine oraya gittik. Yediklerim güzeldi ama beni fazla etkilemedi. Hatay gezisi çıtamı çok yükseklere taşımış olduğu için her humusu, abagannuşu, içli köfteyi, zahteri ve kebabı beğenemez oldum. Krem karamel tatlısı lezzetliydi. Sütlacını da deneyebilirsiniz.
Orada yemek yedikten sonra hemen karşısında bulunan Kahwet Leila’da güzel bir acı kahve içebilisiniz. Gemmayzeh bildiğiniz Eminönü tipli bir yer, bazı yerleri Karaköy’ün bohemliğine bürünmüş. Güzel ve cool kafeler var. Urbanista, Ginette, Mossad, The Food Dealer bunlar içinde oturabileceğiniz yerler. The Food Dealer’da sağlıklı ve organik ürünlerin satıldığı minik bir dükkan kısmı da var. Alın fıstık ezmenizi, humuslu cipsinizi outrun kahveyle atıştırın mesela. Ortamı da ferah ve güzel, o yıkık dökük binalar ve hemen koluna giren modern yapılar arasındaki dualitel yolculuğunuzda size net bir bakış sağlamaya yardımcı olacaktır. Yine aynı civardaki The Happy Prince’de güzel bir burger yada pancake yiyebilirsiniz.
Bir Akdeniz limanı olan Beyrut’ta balıklar elbetteki çok lezzetli! Beyrut’un en iyi deniz ürünleri restoranı olan Al Mandaloun Sur Mer’de deniz manzarasına karşı meze ve ızgara balık yenmesi şart. Restoranın bahçesi de çok güzel.
Beyrut’ta gidilmesi gereken restoranlardan biri; Achrafieh bölgesinde bulunan, klasik Lübnan yemeklerinin yapıldığı Abd Al Wahab Restaurant. Ortamı oldukça kaliteli ve modern Arap kültürüne güzel bir örnek teşkil ediyor. Atmosferi sıcak, insanlar yemekle beraber saatlerce nagile keyfi yapıyor. Kibbeh adını verdikleri içli köfteyi Hatay’da yediklerimden ve İstanbul’da örneğin Kaşıbeyaz Restauant’ta yediğim içli köftelerden tad olarak çok geride buldum. humus çeşitleri bol, kavumalısı, çam fıstıklısı, ‘’Humus Beiruti’’ dedikleri soğan ve domatesli olanı, sıçağı ve soğuğu gibi pek çok seçenek mevcut. Tadları tüm restoranlarda üç aşağı beş yukarı aynı. Ama Hatay’da Kule Restoran’da yediğim humusun lezzetini koskoca Beyrut’ta hiçbir mekanda bulamadım. Patlıcan ile yapılan lezzetli meze Abagannus ise burada başarıyla icra ediliyor. ‘’Zahterli ve Rokalı Salata’’, ‘’Lübnan Salatası’’ da lezzetli.
Kıtır pita parçacıklarının tuzlu yoğurt ve patlıcanla demir bir sacda pişirilerek yapılan ilginç bir ara sıcakları var. Fotoğrafta gördüğünüz kadar da lezzetli. Kebaplar fazla kuyruk yağı kullanmadıkları için hafif ama Türk kebapları kadar lezzetli değil. Arap kültürünü yaşamak, kaliteli bir ortamda keyifle yemek yemek ve arak içmek için güzel bir seçim Abd El Wahab.
Yine Achrafieh bölgesindeki Nazlet Salam Caddesi’nde ve ABC ismindeki yarı açık avm nin tam karrşısından bulunan Falafel Freiha’da pita ekmeğinde tahin, maydanoz ve ince kıyım sebzelerle yapılan falafel sandviç mutlaka yenmeli. Burası küçük bir büfe, oturacak masası var, elinize alıp karşısındaki avm yi gezerken de yiyebilirsiniz. Beyrut’ta alışveriş İstanbul’dan daha ucuz değil. Sadece iphone çok uygun fiyata satılıyor. Onu da alabileceğiniz iki dükkan var, bu iki dükkan da yanyana. Downtown’daki Le Gray oteli solunuza alıp Beyrut Souks’a doğru yürürken sağınızda göreceksiniz.
Öğlen yemeği için Beirut Souks’daki meşhur Fransız: Balthazar denenebilir. Newyork’ta çok gittiğim ve sevdiğim bir restorandır. Yine anı mıntıkada bulunan, Lübnan yemekleri sunan Karam Restoran ve yakınında bulunan sadece salı günleri açık olan çok başarılı ve hit bir restoran olan Tawlet’e de gitmenizi öneririm.
Akşam yemeği için Ain El Mressieh’deki Casablanca (pazar brunchları da gözde), Dunya Beirut ve Gefinor Center’daki Gruen uygundur. Bu restoranların ortak özelliği, Avrupai mutfak anlayışlarını Lübnanlı bir dokunuşla daha özgün bir hale getirmiş olmalarıdır. Ilk şubesini Paris’te açmış olan, 2. Şubesi de Beyrut’ta bulunan Liza şehrin en iyi, en şık Lübnan Restoranı bence. Yine bir Lübnan mutfağı olan Enab Beirut da akşam gidilecek güzel yerler arasında. Yemek ve bar stili yerler içinde de popular olanlardan Element ve Zinc’i denemenizi önerebilirim. Ikisi de Achrafieh bölgesinde bulunuyor. Downtown’da da Uruguay Street’te ayak üstü takılacağınız kaliteli barlar var. Gecce klüplerine girmekte sorun yaşarsanız Main Street, Uruguay Koktail Bar ve yanyana bulunan bir çok bardan kafanıza uygun olanı seçebilirsiniz. Buralar da geccenin geç saatlerine kadar açık oluyor.
Canlı müzik eşliğinde sazlı sözlü ve yemekli Arap gecceleri için de Rawabi ve Awtar’ı öneririm. Klüp eğlencesi yerine daha cazip bir fikir olabilir.
