Perşembe Pazarı’nın arkasında, Karaköy Balıkçıları’ndan birkaç yüz metre ileride, ara bir sokakta eski bir hanın en üst katındaki bu mekan size küçük yerlerin büyük sürprizlerinden birini yaşatıyor. Istanbul’da yaşıyorsanız ve balığa da düşkünseniz genelde aklınıza Boğaz gelir ama buranın eski İstanbul’a, Karaköy’e, Haliç’e, Galata Köprüsü’ne hakim öyle mükemmel bir manzarası var ki adeta büyüleniyorsunuz. Bu şehrin insanı olduğunuzu, buraya ait olduğunuzu hissediyorsunuz. Bazen de klişelerden çok farklı bir deneyim yaşamak istemez misiniz?
1923’ten beri Grifin Han’ın girişinde hizmet veren, İstanbul’un en eski balık lokantalarından Tarihi Karaköy Balıkçısı, 100 yıllık Grifin Han’ın en üst katında her akşam 19:00 – 24:00, pazar günleri 15:00 – 01:00 arasında hizmet veriyor.
Bu mekanda herşey farklı, tüm yazılarımda farklılıklara parmak basmayı tercih ederim. Farklı olanı severim… Bu restoranın tarihi bir mekanda, baş döndüren büyüleyici bir manzarası var; Haydarpaşa, Selimiye Kışlası, Sarayburnu, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Yeni Cami, Galata Köprüsü, Haliç ve Fatih Cami’nin tümünü içeren, canlı bir tarih görselinin keyfini çıkaracağınız inanılmaz bir atmosfere sahip. Etraf son derece temiz, ortam nezih ve gürültüsüz.
Aynı zamanda burası alışılageldik bir rakı balık mekanından ziyade daha çok sadelikten ve deniz ürününün öldürülmemiş saf lezzetinden yana olan gurme bir deniz ürünleri restoranı. Malzemeye değer veren kaliteli bir balık lokantası olduğunu içeride bir buzdolabı olmamasından anlıyoruz. Malzemeler günlük ve taze olarak tüketiliyor çünkü.
Az ve öz fakat en lezzetli mezeleriyle Tarihi Karaköy Balıkçısı bir keyif ve pestij mekanını andırıyor…
Genelde yemeğe buranın favorisi, herkesin çok sevdiği bir klasik haline gelmiş olan ‘’Balık Çorbası’’ ile başlanıyor. Yanında odun fırınında pişmiş taptaze, mis kokulu francala ekmeği servis ediliyor. Çorba ya lipsos yada iskorpit balığından, mevsimine göre içine bolca sebze ve kereviz sapı eklenerek yapılıyor. Gittiğinizde denemeniz gereken olmazsa olmazlardan biri olur kendisi. 20TL
Soğuk mezeleri çok başarılı; tuzu kararında, lokum kıvamında, saf torikten yapılan muhteşem bir lakerda ile başlayıp, karides, levrek marin, patlıcan salatası ve borani ile azar azar devam edebiliyorsunuz. Karides; Burhaniye’de özel üretilen, daha masaya bırakılırken kokusu burnunuza gelen mis gibi zeytinyağıyla fevkalade bir lezzet bütünlüğü sağlıyor. Patlıcan salatasından tadar tatmaz annemin yaptığı lezzetle eşdeğer buluyorum. Eskiden yazlık evlerde mangal yapılırken önden kömürde patlıcanları közleyen annelerin yaptığı lezzetin birebir aynısı. Hiçbir balıkçıda bugüne kadar bu tadı yakalamadım gerçekten. restoranın sahibi Hakan Özkaraman bu lezzetin sırrını: ‘’patlıcanı közlemek için odun yakıyoruz biz’’ diyerek açıklıyor ve önemli bir ayrıntıyı da eklemeyi ihmal etmiyor: ‘’Annenize söyleyin kemer patlıcanını bostan patlıcanına tercih etmekte yarar var’’
Borani de çok sağlıklı, ıspanak, yoğurt ve sarımsakla yapılıyor. Kıvamı o kadar güzel ayarlanmış ki, çok leziz, çok doğal… Levrek marinin rafine bir tadı var, çok hoştu, kesinlikle tavsiye ederim.
91 senelik bu restoranın 26 sene önce kapanmasına gönlü razı gelmeyip satın alan Hakan Özkaraman tam bir gurme aynı zamanda. Masalara mezeleri yığmadan yemeği keyifle yedirmeyi seviyor misafirlerine. Tüm hesaplamalarını ustalıkla yaparak kafasında belirlediği doğru zaman aralıklarıyla gönderiyor yemekleri masalara.
Kimsenin haberi olmadan öyle güzel yönetiyor ki yemek akışını, soğuk mezelerin tadını sindirdiğiniz dakika ara sıcaklardan hamsi kuşu, kalamar tava, içinde balık ve sebze olan, buharda pişen oldukça hafif el açması ‘’Grifin Börek’’ geliyor önünüze. Bu börek benim favorilerimden, elimde olsa 5-6 tane daha yerim, ama Hakan Bey diğer yemeklerinin hakkını yedirtmez, ne bana ne de gelen müşterilerine… Kalamarın yanında gelen tarator sosunda ekmek içi, sirke, ceviz ve yoğurt o kadar güzel bir oranlamayla kullanılmış ki gerçekten fark yaratan bir lezzet olmuş.
Sıcak mezeler içinde karamelize edilmiş soğan eşliğinde sunulan kuzu ciğeri çok tutuluyor. 23 TL
Ana yemeklerde buranın herkesçe bilinen en ünlü yemeği kuşkusuz ‘’Kağıtta Levrek’’ 50 TL ve ‘’Dil Şiş’’ 50 TL.
Balıkların tümü ızgarada pişiriliyor. ‘’Buğulama yapılan balık genelde eski balıktır taze balık ızgarada olur diyor’’ Hakan Bey. Akabinde önüme gelen ‘’Minekop’’ balığını zeminindeki o güzel zeytinyağıyla doya doya yiyorum. 50 TL.
Yemeğin sonunda gelen tatlı tabağında 3 çeşit tatlı bulunuyor. Tahin helvası 9 TL, kabak tatlısı 8 TL ve ayva tatlısı. Bu tatlılar balığın üstüne en iyi giden tatlılar değil mi zaten?
Buraya Aydın Boysan çok gelirmiş. Bilirsiniz rakıyı en güzel içen insanların başında gelen bir isimdir. Ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı, Amerikan protokolü, İstanbul’a gelen büyükelçiler, diplomatlar ve pek çok önde gelen iş adamımızın da sıkça ziyaret ettiği bir mekanmış. Izlenimime gore bu restoran daha çok yemek yemeyi bilen, keyif için yiyen ve belli müdavimleri olan bir yer.
Mönüden Seçmeler:
Göbek, roka ve domatesten oluşan tek çeşit salata var. 15TL
Lakerda 12 TL
Patlıcan Salatası 13 TL
Levrek Marine 12 TL
Hamsi Kuşu 8 TL
Ahtapot Salatası 23 TL
Kalamar Tava 25 TL
Borani 12 TL
Jumbo Karides 55 TL
Lüfer 60 TL
Sinarit 45 TL
Çupa 60 TL
Kılıç Şiş 65 TL
Ambiyansı, manzarası, servisi ve herzaman en önem verdiğim kriterlerden biri olan sporculara uygun sağlıklı yemekleriyle tam not alan keyifli bir mekan. Mutlaka denemelisiniz.
Mekana rezervasyon gerekiyor. Valesi var.
Karşılama- ****
Servis- ****
Menü- ****
Dekor- *****
Ambiyans- *****
Fiyat- ***
Hijyen- *****
Sporcu dostluğu- *****
