Ben yazı kasımda bitirenlerdenim. Güneyde yaz kasım ayının ortalarına kadar devam ediyor ve inanın özellikle eylül ve ekim aylarında Antalya çok daha keyifli oluyor. Geçen yazımda Fethiye’den bahsetmiştim. Bu yazımda da Fethiye gezisinin devamında yolculuk ettiğim Çıralı, Olimpos, Adrasan ve Finike’den bahsedeceğim. Ülkemizin gizli kalmış cennet köşeleri diyebilirim. Gezip görmekte fayda var. Neden mi? Gelin anlatayım…
Çıralı
Antalya’nın en güzel yazlık beldelerinden biri olan Çıralı, Kemer ilçesine bağlı. Sakin, huzurlu tatili ve bakir doğayı seven, dinlenmek isteyen, baş başa romantik zaman geçirmek isteyen ya da ailesiyle salaş ama nezih bir ortam arayan, kasıma kadar denize ve güneşe doymak isteyen herkese önerebileceğim müthiş güzel bir yer. Olimpos Beydağları Milli Parkı sınırları içinde yer alıyor. Üç kilometrelik bir sahil şeridine sahip. Bu sahil aynı zamanda koruma altındaki deniz kaplumbağalarının (caretta caretta) üreme alanı. Akdeniz’in en temiz sahillerinden biri olan Çıralı’nın denizi o kadar berrak ve yüzmesi o kadar keyifli ki kumunun taş ve çakıl olması bile rahatsız etmiyor sizi. Dümdüz ve upuzun bir sahil şeridine kurulmuş olan Çıralı tam bir yazlık kıvamında, halk plajını kullanan kitle de ülkemizin popüler sahil şeritlerinde olduğundan çok daha nezih bir kitle. Akşamları çıkıp yürüyüşünüzü yapabileceğiniz doğal ve rahat bir yer. Herkese öneririm. Özellikle de eylül, ekim ve kasım aylarında mutlaka burada birkaç gününüzü geçirin derim. Gerçekten yenileneceksiniz. Çıralı’nın biraz ilerisinde Olimpos Antik Kenti ve Olimpos sahili bulunuyor. Kumsalda beş dakikalık bir yürüyüşle Olimpos’a ulaşabiliyorsunuz. Bir başka deyişle Çıralı ve Olimpos aynı sahil şeridini paylaşıyor. Girişte belli bir ücret ödeyerek Antik Kenti gezebiliyorsunuz. Çıralı Olimpos’a gitmişken bir gece Yanartaş’ta (Chimaera) hiç sönmeyen ateşi görmeye dağa çıkabilirsiniz. Gerçekten bu ateş enteresan bir şekilde bin yıldır hiç sönmüyor. Kayaların arasından yükselen Yanartaş’ın alevleri ‘’Sonsuz Ateş’’ olarak da anılıyor. Beydağları Milli Parkı içerisinde Olimpos tepelerinde denizden yaklaşık 230 metre yükseklikte yer alıyor.
Çıralı’da Konaklama Önerisi:
Çıralı’da her bütçeye uygun konaklama seçenekleri bolca bulunuyor. Pansiyonlar, butik oteller, ağaç evler, bungalow evler ve lüks butik oteller.. Ben size konakladığım Villa Lukka Hotel’i şiddetle öneriyorum.
Villa Lukka Çıralı :Antalya Çıralı’da yer alan, doğanın içinde çok güzel ve tertemiz bir otel. Anlamı ‘Işık Ülkesi’ olan ve adını Likya’nın diğer adı Lukka’dan alan Villa Lukka üç dönüm muhteşem bir bahçe içinde, suit tarzında, 13 lüks bungalowdan oluşuyor. Sahile iki yüz metre uzaklıkta cennet gibi bir tatil mekanı. Küçük villalar tarzında birbirinden ayrılan odaların dekorasyonu oldukça şık, sofistike, sade ve konforlu. Çıralı’nın doğasıyla uyum içinde, insanı evinde gibi hissettiren sıcak renklerle boyanmış odalar beyaz ahşap özel yapım zarif mobilyalarla döşenmiş. Perdeler, yatak örtüleri oturma grubu minderler hepsi birbirinden farklı renk ve desende dekore edilmiş.
Yeşilliklerin içinde, görkemli Olimpos dağı manzarasına karşı, sakin, sessiz, romantik bir tatil yapabilirsiniz. Odanızın verandasında kahvenizi yudumlayıp kitabınızı okurken dağ, kaya ve orman manzarası eşliğinde doğayla bütünleşebilir, bahçedeki portakal ağaçları, rengarenk çiçek ve bitkilerin içinde kendinizi cennette hissedebilirsiniz. Deniz ve güneşe doymak istediğinizde sahilde hasır şemsiyelerin altında güneşlenip serinlemek için pırıl pırıl Çıralı denizine kendinizi atabilir ya da eşsiz bakirlikteki koylarda yüzebileceğiniz tekne gezilerine katılabilirsiniz.
Yemek Önerisi:
Çıralı sahilinde denize sıfır konumda bulunan ‘’Karakuş Restoran’’ da Villa Lukka’ya ait. Envai çeşit kahvaltılık ve fırından yeni çıkmış ekmekleriyle sabah kahvaltıları çok başarılı. Her zaman taze balık ve zengin meze çeşidi bulmak mümkün. Taş fırında yapılan çeşitli pide, lahmacun ve güveçlerin tadına diyecek yok.
Finike
Finike; Kemer – Kaş sahil yolu üzerinde bulunan bir portakal cenneti. Torosların eteğiyle Akdeniz’in arasında konumlanmış bir doğal güzellik… Antalya’ya 110 km uzaklıktaki Finike ilçesi konum itibariyle günümüzde “Teke Yarımadası” eski çağda ise Likya olarak adlandırılan bölgede bulunuyor.
Kaliforniya Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre Finike portakalı dünyanın en lezzetli portakalı olarak bilinen California portakalından bile kaliteli bulunmuş. Dünyanın en iyi portakalı olarak gösteriliyor.
Gökbük Kanyonu, Karaöz, Gelidonya Feneri, Adrasan ve Suluada, Kekova ve Kaleköy, Alacadağ Milli Parkı gibi gezilmesi gereken önemli yerler Finike’ye sadece bir saat uzaklıkta bulunuyor.
Finike Demre yolu arasındaki Mağaralı Koy’un hem denizden hem de karadan ulaşımı mümkün. TurkuazKöy’den sadece 15 dk uzaklıkta bulunuyor.
Finike’de Gezilecek Yerler:
Finike’nin çok tatlı bir limanı, binlerce yıllık tarihiyle ilginizi çekeceğini düşündüğüm Limyra Antik Kenti ve güzel plajları görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Denize girebileceğiniz bir kaç plaj mevcut. Öneri olarak; Gökliman Plajı’nda denize girebilirsiniz. Plaja giriş ücreti kişi başı 5 TL.
Yemek için de çarşıdaki Neşeli Balık’ı öneriyorum.
Finike’de Konaklama Önerisi:
Turkuazköy Otel
Meşhur portakalı, tarihi ve doğal güzellikleriyle Antalya’ya bağlı bir ilçe olan Finike’de Limyros Nehri Kenarında yer alan bir otel Turkuazköy.
Otelin girişinde ‘’Gülümse, nefes al, zamanı yavaşlat’’ yazan bir tabela ile karşılaşıyorsunuz. Bir duruyorsunuz o andan itibaren zamansızlık kavramına erişiyorsunuz.
Finike tertemiz plajı, turkuaz koyları, gürültüden uzak dingin ortamıyla insana huzur veriyor.
Otel Finike merkezine 5 km uzaklıkta yer alıyor. Limyros nehri kenarında, doğayla baş başa ahşap bungalov odalarda konaklıyorsunuz. Portakal çiçeklerinin mis kokusu, kuş cıvıltıları, suyun sesi ile hayatın tüm çetrefillerinden uzak yalın ve sade bir ruhsal dinginliğe ulaşıyorsunuz. Tamamı köyde yetişen ürünlerden oluşan organik bir kahvaltıyla güne merhaba diyorsunuz. Kahvaltıya dışarıdan da misafir kabul ediyorlar. Gökçay Nehri üzerinde kano yaparsanız yaşayacağınız rüya gibi manzaranın içinde su kaplumbağaları, kuşlar ve deniz tavukları da oluyor. Huzurlu ve sakin bir tatil yeri olan Finike’ye gelirseniz mutlaka Turkuazköy’de kalmanızı öneririm.
Adrasan Koyu
Adrasan dünyaca ünlü ‘’Likya Yürüyüş Yolu’’ üzerinde yer alan önemli ve güzel duraklarından biri olarak biliniyor. Yine Likya Yürüyüş Yolunun önemli noktaları ile de komşu durumda. Gelidonya Feneri batısında Olimpos, Çıralı, Çıralı Yanartaş da doğusunda yer alıyor. Kumluca İlçesine 30 km, Antalya İl Merkezine 95 km, Kemer İlçesine 55 km, Olimpos’a 15 km mesafede yer alıyor.
Eski adı Çavuşköy olan Adrasan; Antalya iline bağlı Kumluca İlçesinin bir köyü olan Adrasan Köyü’nün plajı. Bu doğa harikası koy 2 kilometrelik kumsala ve pırıl pırıl bir denize sahip.
Koyu çevreleyen dağlar ormanlarla kaplı. Ülkemizin saklı cennetlerinden bir tanesi adeta burası.
Koyda pansiyonlar, ücretli ve ücretsiz plajlar, yeme içme mekanları mevcut. Oldukça renkli bir yer.
Denizi sığ, berrak ve sahili kumluk olan Adrasan, yazımda sizlere anlattığım Olimpos ve Çıralı gibi güzel koylarıyla ünlü tatil beldelerine de çok yakın.
Plajları Maldivlere benzetilen ve çok popüler olan ‘’Suluada Tekne Turları’’ burada çok popüler.
Adrasan sahili 1800 metre uzunluğunda ve çok değişik bir yapıya sahip. Sahilin kuzey bölümünde kumsal taşlı, deniz aniden derinleşen bir yapıya sahipken sahilin orta bölümü kumluk, deniz taşlık kısma göre daha sığ bir yapıya sahiptir. Sahilin güney kısmı ise ince kumlu ve yaklaşık 20 metre açılsanız bile ayaklarınızın yere basacağı kadar sığ bir denize sahiptir. 1800 metrelik sahilde 3 çeşit kumsal tipi sunan Adrasan sahilinin gerçek bir doğa harikası olduğunu söyleyebilirim.
Suluada: Adrasan’a kadar gelmişken Türkiye’nin Maldivler’i olarak adlandırılan Suluada’ya da gitmek şart.
Suluada, Adrasan yakınlarında bulunan en güzel ve en ilginç adalardan biri. İsmini, üstünde bulunan tatlı su kaynağından alıyor. Denizin ortasındaki bir adadan tatlı su kaynağı çıkıyor ve bu su deniz suyuyla karştığı için turkuaz bir su oluşuyor. Ayrıca bu suyun şifalı olduğu söyleniyor.
Kumluca Adrasan’da bulunan Suluada Türkiye’nin Maldivleri olarak biliniyor. Tropikal ada kumsalları gibi bembeyaz kumları ve turkuaz renkte denizi var. Akdeniz foklarının da barınağıymış. ‘’Suluada Tekne Turları’’ Adrasan’ın olmazsa olmazı. Kemer yönünde yer alan cennet koylara da tekne turları düzenleniyor. Bu koylar sırası ile Akseki Koyu, Korsan Koyu (Çoban Limanı), Sazak Koyu, Yalancı Koy ve Porto Ceneviz Koyu. Koylara tur yapan teknelerin bazıları dört bazıları ise yüzme saatini daha uzun tutmak için üç koya uğruyorlar. Korsan Koyu, Sazak Koyu ve Porto Ceneviz Koyu kesin uğranılan üç koy arasında yer alıyor.
Bizim seçimimiz “Yiğit Kaptan 07” adlı tekne oldu. 12 kişilik özel turlar yaptıkları için ve temiz bir aile işletmesi olduğu için bu tekneyi seçtik. Adrasan’a gelirseniz tercih edebilirsiniz. Ailenizle, eşiniz, dostunuzla güvenerek yola çıkabilirsiniz.
Adrasan’da Konaklama Önerisi:
Akdeniz’in gizli kalmış turkuaz mavisi koyu Adrasan’da konaklamak için seçtiğimiz yer ‘’Club Sun Village Hotel’’ oldu. Orman içinde panoramik deniz ve koy manzarası sunan 27 odalı bir butik otel. Hangi odayı seçerseniz seçin, deniz ve orman manzaralı balkonlarınızın olması çok keyifli. Özellikle taş ve ahşabın mükemmel uyumu doğa ile çok güzel bütünleşmiş. Otelin peysajı ve mimarisi çok başarılı. Odalar da çok güzel dekore edilmiş. Enfes mutfaklarından çıkan tatlar akşamları caz müziği eşliğinde sofralara sunuluyor. Otelin yüzme havuzu ve etrafında açık hava jakuzileri var.
Plaja inmek araçla sadece birkaç dakika alıyor. Yürümek isteyenler için 25 dakikada sahile ulaşmak mümkün. Ayrıca sahilde denize girmenin dışında oturup dinlenmek, vakit geçirmek, bir şeyler atıştırmak veya soğuk bir şeyler içmek için de ayrı bir tesisleri bulunuyor.
Konumu, ambiansı, temizligi, mimarisi ve bahçesi harika. Yılın 12 ayı gelinebilecek bir yer. Temiz havası, güzel doğası, yanı başındaki doğa harikası Adrasan Koyu bunun en önemli sebepleri.
Tam Pansiyon Plus veya oda kahvaltı olarak hizmet veriyor.
Kahvaltılar döneme göre açık büfe , serpme veya tabak servisi olarak değişmekte olup akşam yemekleri alakart olarak sunuluyor. Oldukça özenli ve lezzetli bir restoran hizmeti veriyorlar hakikaten.
Bu yazımda Antalya’nın gizli cennet koylarını sizlerle paylaşmış oldum. Kasım ortasında Tayland’a gideceğim ve sanırım bu sene yılbaşına kadar yaz mevsimini yaşayacağım. Malum Uzakdoğu’da yaz sezonu kasım ayında başlıyor. Aslında kış insanıyımdır ama bu sene böyle denk geldi. Kasım sonu sizlerle Bangkok ve Phuket ile ilgili bir yazı hazırlayacağım. Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle. Sevgiyle kalın. Sosyal medya hesaplarımdan da beni takipte kalın…