Gümüşsuyu’nda sekiz senedir gastronomik zelzele etkisi yaratan Topaz Restaurant, etkileyici manzarası ve zengin şarap kavının yanısıra yemeklerinin lezzeti ve göz dolduran fantastik sunumlarıyla İstanbul’un tadını tam manasıyla çıkartabileceğiniz şık ve özel bir mekandır.
Atmosferi açısından da çok klas bir yer olan Topaz’ın bu sene Gecce Mekan Oskarları’nda “En iyi Akdeniz Mutfağı” ödülüne layık bulunduğunu da belirtmek isterim. Çok mühim bir ayrıntı daha var; ışıklandırma öyle güzel, yansıtmayan özel camlar o kadar başarılı ki, ışıklar cama yansımadan Boğaz’ı rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Mekanın naif tasarımı Koray Özgen’e ait. Kendisi aynı zamanda Dice Kayek’in Paris’teki mağazalarını da yapan ünlü bir tasarımcı. Bakar bakmaz göze çarpan şık avizeler de Özgen’in ödüllü tasarımıymış.
Buraya en çok kimler mi geliyor? Dünyanın neresine giderse gitsin fine dining restoranları takip eden yabancılar, iyi yiyip içmeyi seven, gerçekten lezzet avcısı olan lokaller, evlenme teklif edenler, seni seviyorum demek için en etkileyici yeri arayanlar, iş adamları, misafirlerini etkilemek isteyenler, ünlü isimler… Gerçekten iyi yemeyi seven insanların olduğuna bir örnek; Topaz’da sadece altı kişilik bir masaya 42 tabak yemek gittiğine şahit oldum, herşey bizzat gözlerimin önünde gelişti.
Mutfak ekibinin içine karıştım, hepsinin o kadar güzel bir enerjisi vardı ki, yemeklere resmen sevgilerini kattıklarını gördüm. Şef Tevfik Alparslan’ın dünya çapındaki deneyimlerinden harmanlayarak oluşturduğu lezzet definesi hakikaten keşfedilmeye değer. Yemekler tek kelimeyle muazzam. Ayrıca yaptığı yenilikler ile yeme-içme sektörünün öncüsü olmayı ilke edinen Topaz, menüsünde kullandığı ürünleri, yetiştiği en iyi yöreden mevsiminde tedarik etmek için Anadoluyu karış karış geziyor. Örneğin Ocakta Zonguldak Ereğli’den Tekir Balığı, Şubatta Balıkesir Gönen’den Kuzu, Martta Karadenizden Kalkan Balığı, Nisanda Bodrum Güllük’ten Karides, Mayıs ayında Afyon’dan Kaymak, Haziranda Antalya Serik’ten Kabak Çiçeği, Temmuzda Bursa Gazipaşa’dan Enginar, Ağustos ayında Balıkesirden Kuşkonmaz, Eylülde İstanbul Ortaköy’den Palamut, Ekimde Yalova’dan Frambuaz, Kasımda Çanakkale Babakaleden Fener ve Aralıkta Bodrumdan Dülger Balığı…
Yemek öncesinde menüyü incelerken doyamadığım kahve keyfini ikiyle çarpıyorum. Menüde yer alan yemeklerin isimleri de oldukça merak uyandırıcı… Geleneksek Türk yemeklerimize ve Osmanlı mutfağımıza harika anlamlar kazandırılmış. Bu mekanda lezzet konusunda %100 güvence altında olduğunuzu bilmenizi isterim. Dünya mutfağının en güzel örnekleriyle de oldukça beğeniliyor. Servisi de oldukça profesyonel. Uyumlu şarap, kaliteli servis, iyi yemek, zarif sunumlar, muhteşem bir boğaz manzarasıyla buluşunca keyiflenmemek elde mi? Bütün bu özelliklerini yıllardır aynı seviyede tutmasını başaran sayılı yerlerden birisi, ne de olsa İstanbul’da güzel yemek bulmak zor olmasa da en iyileri uzun süre ayakta tutmak kolay olmuyor. İşte bu yüzden denenmesi şart olan yerlerin başında geliyor Topaz.
Yemeklerden istediğinizi seçebiliyorsunuz ya da degustasyon dediğimiz iki çeşit tadım menüsünden birini seçerek başlangıçtan tatlınıza kadar sırayla servis edilen etkileyici lezzetlere yolculuk edebiliyorsunuz. Biri modern ve yenilikçi (145 TL – şaraplarla 245 TL), biri de Osmanlı, geleneksel tadım menüsü (130 – şaraplarla 210 TL), Servis süresi yaklaşık 2 saat sürüyor. Modern, yenilikçi tadım menüsünden ‘’Körpe Enginar Veloute’’ çok güzel görünmüyor mu?
Yapılışı çok özel, duman duman ıhlamur talaşında tütsülenmiş ‘’Tütsülenmiş Karides ve İsli Somon’’ -şunu bilmenizi isterim ki masaya konduğu gibi imha ettim, o yemek için eridim bittim, ben de duman oldum, tütsülendim. O kadar söylüyorum.
Renkli görüntüsüyle dikkati çeken ‘’Füme patlıcanlı & kurutulmuş domatesli Tortellini’’ harika bir kuşkonmaz sosuyla biraraya getirilmiş. ‘’Fırınlanmış yaban ördek’’ buharda ıspanak, üç sebzeli emulsiyon ve mango samba ile servis ediliyor. Görseli de lezzeti de ördeği daha bir sevdiriyor.
Her mekanda olmassa olmaz bir husus olarak özellikle dikkat ettiğim ‘’Sporcu dostu yemekler’’ kriterini yüzde yüz sağlayan bir menu olduğunu da eklemek isterim. Özelikle hardallı siyah pirinç (wild rice) ile doldurulmuş ‘’Kabuklu Enginar’’, kırmızı turp, zencefil turşusu, vişne sirkesi ve pırıl pırıl parlayan avakadosuyla ‘’Avakadolu Yeşil Salata’’, denizden adeta demin çıkmış gibi görünen şıkı şıkır bir ‘’Bozcaada Izgara Levrek’’, körpe sebzeli kuskusu, yabani siyah pirinci ve özel ıstakoz sosuyla ‘’Ege Izgara Fener Balığı’’ kalbinize giden en sağlıklı lezzetler olacaktır. Sağlıklı beslenenler ve sporcular burada yüzde yüz güvence altında.
Topaz’ın bi klasiği, en favori yemeği haline gelmiş olan ‘’Dana Kaburga’’ da denenmeden olmaz. Beraberinde sunulan körpe sebzeli, yaban mantarlı ve trüf aromalı risotta ayrı bir olay. 68 TL.
Sakızlı patlıcan beğendi, saman patates ve kök mantarlı kuzu sos ile servis edilen görsel şölen ‘’Süt Kuzu Sarması’’ oldukça davetkar bir tabak. 60 TL.
Finale gelindiğinde yaratıcı Şef Tevfik Alparslan yine nebi şahsına münhasır, çok sürprizli bir tatlıyı koyuverdi önüme; ‘’Ceviz talaşı ile tütsülenmiş sakızlı dondurma’’. Daha önce kaşılaşmadığınız türden enfes bir lezzet. Üzerindeki şeker kozası, etrafındaki çikolataları ve daha neler neler. Bu tariff edilmez, yaşanır. Yemeden ölmeyin! Yiyince de baygınlık geçirmemeye çalışın. Tatlının mutlulukla olan akrabalığını yüzümde görmüşsünüzdür herhalde.
Dolmabahçe Camisi ve Boğaziçi Köprüsü’nün ışıkları yemeğinizi renklendiriyor. Hem boğaz manzarasıya hem de Osmanlı kültürüne ait yemekleriyle İstanbul’u buram buram yaşatan bir mekan. İstanbul’daki Fıne Dining restoranların belki de en iyisi, ödediğiniz hesabın karşılığını fazlasıyla alıyorsunuz. Işin en önemli kısmı da bu.