Sultanahmet’te Ayasofya Müzesi’nin ve Topkapı Sarayı’nın yanı başında yer alan Matbah Restaurant, eşsiz Osmanlı Saray Mutfağı’nı ve geleneksel Türk yemeklerini tadabileceğiniz manzarasıyla da ayrı büyüleyici ve kelimenin tam anlamıyla şahsına münhasır bir mekan.
Matbah Restoran, Ottoman Hotel Imperial’ın bahçesinde yer alıyor. Restoran yaz ve kış dönemlerinde özel kaynaklardan yararlanarak hazırlanan Matbah-ı Beray–i – Has yemekleri sunuyor. Seçilen yemeklerin tamamı denenmiş, malzeme ölçüleri günümüz ölçülerine göre uyarlanmış ve pişirme aşamaları en ince ayrıntısına kadar not edilyor. Bu çalışmaların ardından reçeteler oluşturularak menüye ilave ediliyor.
Bizans’ın ve Osmanlı’nın ihtişamını yansıtan Ayasofya Müzesi’nin ve Sultanahmet Camii’nin mükemmel manzarası eşliğinde tarih kokan mistik bir atmosferin içinde ve bir o kadar da rahat bir ortamda harika bir lezzet yolculuğu yaşamak isteyenlere şiddetle öneriyorum. Farklı olduğu kadar da iddialı. Bir yemek deneyiminden de çok daha fazlası!
Osmanlı’nın ihtişamını ve Osmanlı mutfağının samimi bir misafirperverliğini müthiş bir tarihi doku içinde beş duyunuzla soluyarak tadımlayabiliyorsunuz. Osmanlı kültürünü iyi bir şekilde yansıtan numune yerlerden biri Matbah Restaurant.
Ne demek Matbah? Matbah-ı Amire Osmanlıca’da mutfak anlamına geliyor. Aynı zamanda dervişlere yemek çıkartan dergah mutfağına verilen isim olma özelliğine de sahip. Müridin dergahta ilk sınav verdiği yermiş. Burada sabrı, çalışkanlığı, fedakarlığı ve azmi sınanır, matbah eğitimini kazasız belasız atlatan aday mürid bir üst aşamaya geçermiş.
Matbah’ın menüsü için şeçmiş olduğu yemeklerin tamamı denenmiş, malzeme ölçüleri günümüz ölçülerine uyarlanmış ve pişirme aşamaları en ince ayrıntısına kadar not edilmiş. Bu çalışmaların ardından reçeteler oluşturulup menüye ilave edilmiş.
Tecrübeli ve eğitimli çalışanların servisi ve usta mutfak ekibinin sunumu mekana daha da değer katıyor. Farklı ve ruha dokunan bir tecrübe yaşamak istiyorsanız muhakkak uğramanız gereken bir lezzet durağı Matbah.
Restoranın giriş katında yer alan “Yaz Bahçesi”, Osmanlı saray bahçelerinden esinlenerek dekore edilmiş. Turkuaz, Osmanlı yeşili, krem ve beyaz renklerin hakim olduğu bahçede geniş bir bar ve günümüz mimarisine adapte edilmiş bir şadırvan da bulunuyor.
Güneşli veya hafif yağmurlu havalarda 6 metre yüksekliğinde otomatik tente ile örtülebilen “Yaz Bahçesi”, ilkbahar, yaz ve sonbahar aylarında 120 kişiye kadar öğlen ve akşam yemeği servisi sunabiliyormuş.
Kış Bahçesinin girişinin sağ bölümünde Osmanlı tarzı seramikler ve ahşap doku ile kaplanmış bar bölümü yer alıyor. Üçgen damlı Osmanlı mangalının bulunduğu, açık renk mermerler ve aynalarla dekore edilmiş karşı duvar, mekana ayrı bir renk katmaktadır. Bahçenin bir diğer kenarında, cam korumalarla çerçevelenmiş tarihi duvar bulunmaktadır. Bu duvarın ardında ise, nefes kesen manzarası ile Mimar Sinan’ın 1576 senesinde inşa ettiği Cafer Ağa Medresesi yer alıyor.
Mekanın aurasını bu kadar anlattıktan sonra geçiyoruz yemeklere. Herşeyden önce belirtmek isterim ki burada menü bile çok özenle tasarlanmış. Üzerinde Kösem Sultan’ın resmini görüyorsunuz. İçeriği de hem bilgilendirici hem de zengin yemeklerden oluşuyor. Deneyimleme şansını bulduğum Degüstasyon Menüsü oldukça zengin bir içeriğe sahipti. İskorpit Balığı çorbası tek başına doyurucu, oldukça lezzetli ve bir o kadar da sağlıklı bir girişti. Bol limonla içmenizi öneririm. Denenmesi gereken bir lezzet olduğuna emin olabilirsiniz.
Çorbanın ardından gelen Soğuk İştah Açıcılar tabağında Tarator Soslu Barbunya Pilaki, Zeytinyağlı Enginar, Nar Ekşisi Soslu Gerdaniye (kuzu gerdanından) ve favorilerim arasına aldığım nefis bir Mercimekli Lahana Sarması vardı.
Soğukların ardından gelen Sıcak İştah Açıcılar tabağında ise nefis bir Ballı Gemici Böreği vardı ki, benim gibi bal sevmeyen bile bal yedirtti. Yedi çeşit peynirden yapılan incecik ve çıtır çıtır hamur tadını aldığınız bu enfes börek ballanıp da yendi mi ballı lokma tatlısından bile güzel oluyor. Enfes bir deneyimdi mutlaka denemenizi öneririm. Kestane Bulgur Pilavı ve Balık Köftesi de farklı ve akılda kalıcı lezzetler.
Ana yemek kısmına gelindiğinde Kuzu İncik veya Sultan Sarma arasında bir seçim yapıyorsunuz. Kuzu İncik heryerde sıkça yediğim bir lezzet olduğundan farklı olanı yani Sultan Sarma’yı tercih ettim. İyiki de etmişim. Üzerindeki pastırma dilimleriyle bütünleşen süper bir etti. Sarma şeklinde geliyor. Biraz Beyti’nin Sarmasına benzemekle beraber onun kadar yağlı değil. (Beyti’yi de severiz elbetteki. Yanlış anlaşılma olmasın…)
Finale gelindiğinde yine iki zorlu seçenek arasında kalıyor Helva-i Mmnuniye tatlısını seçiyorum. Pirinc unundan yapılan kıvamı enfes bir tatlıydı. Şekeri gayet ölçülüydü. Tatlıyla beraber kahve ikramını da ihmal etmiyorlar.
Bu doyurucu ve içerikli menünün kişi başı fiyatı 150 TL. Mekana, ortama, kaliteye göre fazla bulmadım. Bu farklı bir deneyimi yaşamaya değer olduğunu düşünüyorum. Yaklaşan sevgililer gününde bu menü sunulacak. Udi müzik eşliğinde farklı ve özel bir gecce yaşatılacakmış. Bilginize…
Osmanlı İmparatorluğu yüzyıllar boyunca geniş coğrafyalarda hüküm sürmüş ve farklı milletlerle komşuluk etmiş olduğu için tarih boyu içerisinde bulunan toplumların yaşam kültürleriyle bir sentez oluşturmuş ve bereketli toprakların sunduğu tatlar ile Osmanlı saray mutfağının zenginleşmesini sağlamıştır. Bu zengin kültürel etkileşimin en şaşaalı biçimde hüküm sürdüğü mekan ise Osmanlı sarayıdır. Osmanlı Saray Mutfağı; Orta Asya, Balkanlar, Orta Doğu (İslam dünyası), kısmen Akdeniz ve Avrupa yemek kültürlerinin harmanlanmasından oluşan geniş bir yelpazeye sahiptir. Günümüzde bu mutfağı yaşatan restoranlar da haliyle ayrı bir önem taşıyor bizim için. Matbah da bunlardan bir tanesi olduğu için teşekkürler…
Karşılama- *****
Servis- *****
Menü- *****
Dekor- *****
Ambiyans- *****
Fiyat- *****
Hijyen- *****
Sporcu dostluğu- *****
Bizi instagramdan takip edebilirsiniz: geccemekan
Şahsi instagam adresim: berrakberroo
Mekan videolarını izleyebileceğiniz Youtube Kanalım (Berrak Mekanlarda)
Bu mekan ile ilgili videomu youtube kanalımda izleyebilirsiniz.
